Bize Ulaşın

shape shape

Depresyon Ve Beslenme

              Ruh halinize iyi gelecek beslenme önerileri

 

Bütün dünyayı etkilen bir virüs bir anda hayatlarımızı alt üst etti. Sağlık endişesi, ekonomik sıkıntılar, iş stresi, çocukların okul problemi derken hepimizin psikolojisi olumsuz etkilendi. Belki pek çoğumuz depresyonda veya depresyona eğilimli hale geldi. Peki depresyon nedir ve depresyonu önlemek için neler yapılabilir?

 Depresyon, zevk almada, enerjide, ruhsal ve fizyolojik etkinlikte, özgüvende ve özsaygıda azalma, karamsarlık, çaresizlik duyguları ve uyku bozukluğu gibi belirtiler gösteren ruhsal bozukluk olarak bilinen, toplumda oldukça yaygın bir rahatsızlıktır. Fakat genellikle herhangi bir dış olay sonucu gelişen üzüntüler ya da geçici hayal kırıklıkları depresyonla karıştırılır. Depresyon denilebilmesi için abartılmış üzüntü halinin belirgin bir dış nedeninin olmaması ve iki haftadan daha uzun sürmesi gerekir. Tedavi için mutlaka uzmana danışılmalıdır.

Depresyon başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bütün dünyada hızla büyüyen adeta salgın bir hastalık gibi yayılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde hafif dereceden ağır derecelere %20’lere varan depresyon oranları vardır. Bilindiği gibi depresyonla ilgili piyasada sayısız ilaç bulunmaktadır ve buna rağmen vaka sayısındaki artış durdurulamamaktadır.

Depresyon, sanılanın aksine  ruhsal değil kimyasal bir hastalık olarak kabul edilmekte ve kimyamızın bozulduğu durumlarda ruh halimizde bozulmaktadır. Vücut kimyasıyla ilgili değişiklikler, beslenme alışkanlıklarımızla ilişkilidir. Dolayısıyla vücut kimyamıza bağlı olan ruh halimiz beslenme alışkanlıklarımız ile şekillenmektedir.

Sosyal, psikolojik ya da fizyolojik travmalar, hormon dengesizliği gibi durumların yanında yetersiz besin alımı ve besin alerjileri de vücuttaki dengelerin bozulmasına yol açabilmekte, sonuçta davranışlarımızı olumlu ya da olumsuz etkilemektedir. Ruh halinin değişim gösterdiği bu dönemde iştah metabolizması da etkilenmekte ve bu dönemde kilo alımı veya kilo kaybı gibi durumlarla sıkça karşılaşmaktayız.

Vitamin ve minerallerin önemi birçok hastalıkta olduğu gibi psikiyatrik hastalıklarda da büyük önem taşımaktadır. Çünkü beyin uyarı iletimi sırasında vitamin ve minerallere ihtiyaç duyar. Özellikle B grubu vitaminleri, C ve D vitaminleri ve kalsiyum,magnezyum,demir,çinko,iyot,fosfor gibi minerallerin sinir sisteminde işlevleri önemlidir.Yetersizlikleri  psikolojik olarak olumsuz etkilenmemize neden olmaktadır. Bilinçsizce yapılan diyetlerin sizi mutsuz etmesi veya kendinizi bir şeylere karşı isteksiz hissetmenizin nedeni de yetersiz beslenmeniz olabilir.

Günlük hayatımızda davranışlarımız üzerinde etkisi olan fizyolojik olaylardan bir diğeri de kan şeker düzeyimizdeki değişmelerdir. Uzun süren açlıklarda ya da bir öğüne fazla yüklenildiği durumlarda, kan şekerindeki oynamalar fazla olur ve kişide uyku hali veya sinirlilik gibi davranış değişiklikleri meydana gelir.

Yapılan araştırmalarda omega yağ asitlerinin beyin gelişimi üzerindeki etkileri kanıtlanmıştır. Beynin yapıtaşı olarak kabul edilen omega-3, mutluluk hormonu serotoninin üretimine destek olarak depresyonun engellenmesine yardımcı olmaktadır. Psikolojik durumlarında olumsuz değişiklikler olan hastalarda yapılan bir çalışmada,hastaların  omega-3 düzeyleri de düşük bulunmuştur ve omega-3 ün sinir dokusu üzerine olumlu etkileri olduğu belirtilmiştir.

Depresyon öncesi veya sırasında beslenme desteği sağlarken;

*Beynin işlevlerinde büyük önemi olan vitamin ve minerallerden günlük gereksiniminizi karşılayınız. Gerektiği durumlarda hekiminize ve beslenme uzmanınıza danışarak takviye alabilirsiniz.

*Sinir sisteminde işlevi olan triptofan, magnezyum ve kalsiyum kefirde ve benzer şekilde yoğurtta yüksek miktarda bulunmaktadır.Buna bağlı olarak kefir ve yoğurt tüketiminin sakinleştirici etkisi olduğu bildirilmiştir.

*Kan şekeri regülasyonunun sağlanabilmesi ve insülin direncinin kırılması için glisemik indeksi yüksek besinlerden, işlenmiş un ve ürünlerinden, şekerli gıdalardan kaçınınız.

*Çikolatada mutluluk hormonu serotoninin öncü maddesi olan triptofan bulunmaktadır. Bu yüzden çikolatanın mutlu ettiği inancı ve genellikle depresyonda olan insanlarda çikolata yeme eğilimi fazladır. Fakat araştırmalar gösteriyor ki; çikolata, etkileri tam olarak tespit edilememiş 300 den fazla kimyasal içermekte ve bu kimyasallar çikolata bağımlılığını arttırmaktadır. Aynı zamanda enerji değeri yüksek olduğu için aşırı miktarlarda alınması kilo kazanımına neden olacaktır. Depresyon döneminde aşırı çikolata tüketiminin yararından çok zararı olması söz konusudur. Bu yüzden çikolatanın  aşırı tüketiminden kaçınınız.

*Kalsiyum,fosfor,magnezyum,çinko gibi mineral ve C vitamini,folik asit,K vitamini içeriklerinden dolayı bol taze sebze ve meyve tüketiniz.

*Aşırı asit içeriğinden dolayı katkı maddesi içeren rafine gıdalardan sakınınız.

*Trans yağ asitlerinden zengin yağları diyetinizden çıkararak, zeytinyağı tüketiminizi arttırınız. Balık , keten tohumu, ceviz ve kanola yağında bulunan omega-3 alımını arttırınız.

*D vitamini seviyenizi yükseltmek için güneşten bol bol yararlanınız.

* Yapılan bir çalışmada,kahve tiryakilerinde, tiryaki olmayanlara göre daha fazla depresyon görülmüştür.Çay, kahve ve kafeinli içecekler başta insana enerji vermesine karşın bir süre sonra etkisini yitirir ve halsizlik, yorgunluk belirtisi verir.Bu yüzden kafeinli içeceklerin tüketimini sınırlayınız.

*Alkollü içecekler başta sakinleştirici gibi algılansa da aslında depresan etkileri bulunmaktadır. Alkol tüketiminden kaçınınız.

*Günlük 2,5 litre su tüketiniz. Orta derecede dehidrasyon (su kaybı) ruh halimizi ciddi oranda etkilemektedir. Beynin susuz kalması ise huysuz, mutsuz ve depresif hissetmemize neden olmaktadır. Baş ağrılarından kurtulmak ve ciddi ruhsal sorunların üstesinden kolayca gelmek istiyorsanız, bunun en kolay yolu su tüketiminizi arttırmaktır.

 *Egzersiz vücutta bulunan endorfin hormonunun üretimini arttırmaktadır. Yapılan çalışmalarda egzersiz yapan ve antidepresan kullanan hastaların aynı oranda iyileşme gösterdikleri hatta egzersiz yapanlarda depresyonun yeniden tekrarlama oranının daha düşük olduğu bildirilmiştir. Günde en az 30 dakika yürüyüş ve 3-5 dakika kültür fizik hareketleri önerilmektedir. Araştırmalara göre yaşam koşullarımıza uygun egzersiz türü ve doğru beslenme alışkanlıkları ile depresyonun üstesinden çok daha kolay gelinebilir.

Yeni Asır Linki: https://www.yeniasir.com.tr/sarmasik/2020/08/09/stresten-kurtulmanin-yolu-yeterli-ve-dogru-beslenme