Eyvah! Pozitif Mi Çıktım?
Son zamanlarda tırmanışa geçen vaka sayıları hepimizi oldukça korkutuyor. Acaba ne zaman, nasıl bulaşır ve nasıl atlatılır diye bir endişe halindeyiz. Çember artık iyice daraldı ve görülmeyen düşman bizi ne zaman yakalayacak diye bekliyoruz. Belki de artık o çemberin içindeyiz.
Covid-19 ile tanışmadan önce bağışıklığımızı kuvvetlendirmek için çok fazla şey yaptık. Şimdi bunların meyvesini yeme ve karantina sürecini sağlıklı hale çevirmenin zamanı. Kaygı seviyemizin arttığı bugünlerde ise stresi yemek yemeğe yönlendirmek yapılan en büyük hatalardan biri. Evet, sağlıklı ve dengeli beslenmeliyiz ama duygu durumumuzu değiştirmek için yemek yemek bu çözümlerden biri değil. Stres anında kendinizi yemeğe vermek, stresin sebep olabileceği duyguları hissetmekten kaçmak için kullanılan yöntemlerden bir tanesidir. Yeme davranışı haz vere bir eylemdir. Fakat fazla miktarda yemek yemek zamanla kilo alımına sebep olur. Fazla kilo yeni bir stres unsuru haline gelir. Fazla yemeyi daha da tetikler. Fazla yeme pişmanlık, suçluluk, kendine öfke hissetmeye sebep olabilir. Stres ise tekrar artar. Bu durumda hastalığı atlattıktan ve karantinadan çıktıktan sonra elinizde kalan fazla kilolarla mücadele etmek zorunda kalırsınız. Öte yandan obezitenin Covid-19 riskini artırdığını unutmayın. Yani şişman bireylerin Covid-19’a yakalanma riski normal vücut ağırlığına sahip bireylere göre daha yüksektir.
Hastalık tanısı aldıktan sonra ister evde ister hastanede tedavi görün yüksek ateş veya solunum sıkıntısı nedeniyle enerji, protein ve mikro besin ögeleri gereksinimi artış gösterir. Bu yüzden gereksinim doğrultusunda beslenmeniz, hastalığın seyrini olumlu yönde etkilemektedir. Sadece enerji verici besinleri yemektense besleyici, vitamin-mineral içeriği zengin ve akılcı miktarlarda besin tüketmek önemlidir. Ayrıca hastalık öncesi aldığınız bazı takviyeler hastalık döneminde de yararlarını korumaya devam ediyor. Güneşin en güzel yararlarından olan D vitamininin koronavirüs üzerindeki bağışıklık güçlendirici etkisi biliniyor. Aynı zamanda D vitamini üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu etkiye de sahip olarak karşımıza çıkıyor. Bağışıklığın en önemli kollarından biri ise kuşkusuz C vitamini.
Aklımıza hemen turunçgiller gelse de maydanoz, biber, kivi, ananas da yüksek miktarda C vitamini içeriyor. Bağışıklığın yanı sıra hastalanan dokuların onarımında da C vitamini oldukça önemli. Çinko ise bağışıklığın en önemli minerallerinden biridir. Yüksek çinko seviyesinin zatürre riskini azaltmakta etkili olduğu yapılan çalışmalarda bulunmuştur. Çinko kaynakları olarak kümes hayvanları, kırmızı et, fındık, kabak çekirdeği, susam tohumu, fasulye ve mercimek ön plana çıkıyor. Kuarsetin ise son dönemlerin en popüler flavonoidlerinden biri. İltihap durumları; hastalıklar, yaralanmalar ve stres halinde vücudun verdiği doğal bir tepkidir ve vücudun iyileşmesine yardımcı olurken, kuarsetin, iltihabı azaltmaya yardımcı olabiliyor. Bununla ilgili hayvanlar üzerinde yapılan bir çalışmada kuarsetinin akut ve kronik enflamasyonu azalttığı sonucuna varılıyor. Vücuttaki en güçlü antioksidan olan ve üretimi yaşla birlikte azalan glutatyon eksikliği de COVID-19 tedavisini olumsuz etkiliyor. Bu yüzden glutatyon takviyesi de önemli hale geliyor. Probiyotikler ise artık her alanda kendini kanıtlamış ve olmazsa olmazımız haline gelmiş gruptur. Probiyotik kullanımının bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkilerini gösteren pek çok çalışma mevcuttur.
Bu dönemde sıvı alımı da oldukça önemlidir. Sıvı alımını arttırmak için;
-Su
-Taze sıkılmış meyve suyu
-Ayran, kefir, süt
-Çorba
-Bitki çayı (ıhlamur, kuşburnu vb)
Bitki çayına bir parantez açmakta fayda var. Adaçayının fazla tüketimi risk oluşturabilir. Bu yüzden adaçayını çay olarak tüketmektense ağız-burun gargarası olarak kullanmak üst solunum yolu enfeksiyonlarının azaltılmasında daha etkilidir. Çay ve kahve ise yine en önemli noktalardan biridir. Yüksek miktarda çay ve kahve tüketimi diüretik etkisi ile boşaltımı arttırır bu yüzden vücut sıvısını arttırmak için kullanmak doğru değildir.
Uyku düzensizlikleri de bağışıklığı düşüren faktörlerden biri. Bu yüzden hastalığı atlatma süresince düzenli bir uyku bağışıklığınızın kuvvetlenmesine yardımcı olur. Uyku ve iştah kontrolünün sağlanmasında serotonin hormonu da etki gösteriyor. Aynı zamanda artmış serotonin seviyesi, ruh halinin iyi olması ile ilişkilendiriliyor. Bu yüzden serotoninden yüksek besinlerin de öğünlerinize eklenmesi bu süreci daha rahat geçirmenize yardımcı olabiliyor.