Bize Ulaşın

shape shape

Pandemi Sürecinde Duygusal Yeme Bozukluğu

Mart ayında ülkemizde ortaya çıkan tüm dünyaya hakim pandemi süreci ha bitti ha bitecek derken hayatlarımız oldukça fazla değişti. Alınan önlemlerle evde kalmaya yönlendirilen günlerin ardından, normalleşme süreci ile sosyal hayata yeniden adapte olma süreci yaşandı. Şimdi ise yavaş yavaş tekrar önlemler gün yüzüne çıkıyor. Hal böyle olunca da hayatımızda oldukça fazla şey değişmeye başladı. Önce iş yerleri evlere taşındı, dışarda yenen yemekler mutfaklarda pişmeye başladı. Sonra yeni hayatla birlikte kimisi kilo aldı kimisi bu süreci avantaja çevirip fazla kilolarından kurtuldu. Ama bir grup da var ki maalesef bu süreci hem psikolojik açıdan hem de beslenme açısından değerlendiremedi ve yeme bozuklukları baş göstermeye başladı.

Peki nedir bu duygusal yeme bozukluğu? Genelde ruh halini olumsuz anlamda etkileyen üzüntü, stres gibi durumlarda ortaya çıkan ve vücudu ihtiyacı olan fizyolojik gereksinim dışında besin alımına iten bir duygudurum bozukluğu olarak tanımlayabiliriz. Yapılan araştırmalarda duygusal yeme bozukluğunun daha çok obez bireylerde ve normal kilosunda olmasına rağmen diyet yapanlarda daha çok rastlandığı saptanmıştır. Besin alımı ve duygusal durum arasında %30 ile %48 arasında değişen bir oran mevcuttur. Bu yüzden yalnızlık, stres gibi durumlarda besin alımı normalden daha fazla artmaktadır.

Burada önemli olan şey yemek yeme ihtiyacınızın fizyolojik açlık mı yoksa duygusal açlık mı olduğu konusunda doğru kararı verebilmektir. Eğer duygusal yeme bozukluğuna sahipseniz bu ayrımı yapmanız oldukça güçtür. Normal bireylerde olumsuz duygu durumları besin alımının azalmasına neden olurken, duygusal yeme bozukluğu olan bireylerde bu durum yeme isteğini arttırır. Yapılan bir araştırmada olumsuz duygu durumuna sahip kadınların besin seçiminde daha çok abur cubura yöneldiği, erkeklerin ise pozitif duyguları pekiştirmek için keyif veren besinlere yöneldiği bulunmuştur. Genel bir araştırma yapıldığında ise olumlu duygu durumunda bireylerin daha çok pizza ve kırmızı etlere yöneldiği, olumsuz duygu durumunda ise dondurma ve tatlıları tercih ettiği bulunmuştur.

Karbonhidrat gerçekten mutlu eder mi? Aslında hala duygusal yeme ile besin alımı arasındaki fizyolojik dengeyi ortaya koyabilecek net bir araştırma mümkün değildir. Fakat durumu anlamaya yönelik yapılan araştırmalarda karbonhidrat tüketimi ile ilgili sonuçlara varılmıştır. Olumsuz ruh haline sahip bireylerin karbonhidrattan zengin besinler tükettikten sonra ruh halinin iyileştiğine dair araştırmalar mevcuttur. Bu da yemek yeme ile birlikte beyinde artan Serotonin hormon miktarına bağlanmaktadır. Protein tüketimi ile ilgili yapılan araştırmada ise, kan-beyin bariyerlerindeki triptofan düzeyinin artması ile Serotonin artışı gözlenmiştir.

Aman çocuklara dikkat! Pandemi sürecinden en çok etkilenen gruplardan biri de çocuklar oldu. Kimi duygusunu açıkça ifade edebilirken kimi içine kapandı. Bu durumda yeme davranışlarında farklılık gözlemlemiş olabilirsiniz. Çocuklarda kontrolsüz yeme sonucunda oluşan aşırı yeme veya yeme davranış bozuklukları oluşmasına ve obzeiteye doğru gidişe neden olabilir. Bu yüzden erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Çocukları ile ilişkisi zayıf olan ailelerin çocuklarının beslenme bozukluklarına yakalanma sıklığının daha yüksek olduğu araştırmalarla saptanmıştır. Bununla birlikte çocuğu ile iletişimi güçlü ve güven bağı olan ailelerin çocuklarının ise olumsuz duygu durumu ile baş etmek için yeme bozuklukları yaşamasının daha düşük olduğu bulunmuştur.

Eyvah obezite! Maalesef ki gereksinimden fazla besin alımı kişiye yağ oranı ve kilo artışı olarak geri dönüyor. Bu da toplumda oldukça sık rastlamaya başladığımız obeziteyi tetikliyor. Obez bireylerde ise duygu durumunu bastırmak için besin tüketimi artıyor. Böylece olay kısır döngüye giriyor ve bireyin mutsuzluğu ile birlikte kilosu da artmaya devam ediyor. Obez bireylerde negatif duygular durumunda yeme davranışı artarken, zayıf bireylerde ise pozitif duygularda yeme davranışının arttığı bulunmuştur.

Duygusal yeme davranışını nasıl engelleyebilirim?

Tabi ki biz diyetisyenlerin her zaman üstüne basa basa söylediği yeterli ve dengeli beslenme oldukça önemlidir. Bazı besinleri iyi bazı besinleri kötü diye etiketlemek duygusal yeme ile başa çıkmanızı zorlaştırır. Çünkü olumsuz duygular içinde kötü besinlere yöneliminiz artar. Hiçbir besinin kötü olmadığını önemli olanın miktarına ve tüketim sıklığına dikkat etmek olduğunu unutmamalısınız. Yeme atağı yaşadığınızda derin bir nefes alın ve bir yudum su için. Düşünün, acaba gerçekten aç mısınız yoksa bu sadece bir duygu dalgalanması mı? Kendinizin ve vücudunuzun farkına varmak duygusal yeme davranışınızı azaltabilir. Tabi ki her zaman aç olduğunuz için değil o an canınız çektiği için de bişey yemek istiyor olabilirsiniz. Bu durumda kendinize yasaklar koymanız tüketim miktarınızı arttırabilir. Küçük bir miktar yiyerek yasak olmadığını ve az miktarın sizi mutlu ettiğini hissedin. Eğer sosyal ortamınız veya yemek tercih ettiğiniz mekan kaynaklı fazla besin tüketiminiz var ise küçük değişiklikler yapmak veya miktar kontrolü sağlamak oldukça önemlidir. Çok düşük kalorili ve kısıtlayıcı diyetler de vücutta oluşturduğu stres ile yeme davranışınızın artmasını tetikleyebilir. Bir diyetisyenden yardım alarak düzenli, dengeli ve yasaksız bir diyet ile ideal kilonuza ulaşmanın tadını çıkarın.

 

Yeni Asır Linki: https://www.yeniasir.com.tr/ekonomi/2020/09/07/duygusal-yeme-bozukluguna-dikkat