Bize Ulaşın

shape shape

Yıldızı Parlayan Ketojenik Diyet! Nasıl Yapılır, Kimler İçin Uygundur?

Cemrenin düşmesiyle beraber doğa, baharın gelişine hazırlanırken bir zayıflama telaşı da bizleri sardı.  Sosyal medya diyetleri, online diyet listeleri derken herkes doğru zayıflama yöntemini bulmak için kolları sıvamış durumda. Biz de bu haftadan itibaren sağlıklı zayıflama serisini başlatıp popüler diyetler ve zayıflama süreçleri hakkında düşüncelerimizi ve bilgilerimizi sizinle paylaşalım istedik.

İlk konumuz bu dönemde yıldızı oldukça parlayan ketojenik diyet. Hızlı kilo vermek isteyenlerin göz bebeği ketojenik diyet nedir, nasıl uygulanır, kimler uygulamalı? Ketojenik diyet özellikle epilepsi gibi nörolojik hastalıklarda tedavi amaçlı uygulanmaya başlanan ve atakların sıklığının azaltılması için ömür boyu uygulanması gereken bir diyet modeli olarak karşımıza çıkmıştır. Bu ketojenik diyet modeli düşük miktarda karbonhidrat ve yüksek miktarda yağ içermektedir. Ve diyet enerjisinin yaklaşık %90’ı yağlardan karşılanmaktadır. Günümüzün zayıflama amaçlı ketojenik diyetinde ise hem düşük miktarda karbonhidrat hem de düşük miktarda yağ içeren bir model oluşturulmuştur. Son yapılan çalışmalar düşük kalorili ketojenik diyetin insülin direnci, metabolik hastalıklar ve zayıflama gibi durumlarda etkili olduğunu göstermektedir.  Eğer epilepsi, Alzheimer, Parkinson gibi nörolojik hastalıklarda tedavi amaçlı ketojenik diyet tercih edecekseniz keton seviyesini yüksekte tutmak önemlidir, aksi takdirde fayda sağlanamaz. Fakat kilo kontrolü için bir ketojenik diyet uyguluyorsanız çok yüksek keton seviyelerine ihtiyacınız yoktur. Keton cisimcikleri vücutta enerji elde etmek için yağların karbonhidratlar yerine sindirilmeye başlandığı dönemde ortaya çıkan yağ molekülleridir.

 Kilo sorunu olanlarda düşük kalorili ketojenik diyet ve sporcularda protein ağırlıklı bir ketojenik diyet uygulaması daha doğru bir yaklaşımdır. Ketojenik diyet 50 gramdan daha az karbonhidrat içeren bir diyet olmasına rağmen 20-30 gramdan karbonhidrat içeriğine sahip farklı modellerle oluşturabilir. Hangi türü yapacağınız vermeniz gereken kilo miktarına ve diyetisyeninizin size uygun olan şeklini belirlemesine göre değişmektedir. Düşük kalorili ketojenik diyete başladıktan sonra ideal kilonuza ulaştığınızda diyeti daha fazla sürdürmek sizi zorlayabilir. Bu durumda ise 100 gramdan daha az karbonhidrat içeren düşük karbonhidratlı diyete geçiş yapmanız ulaştığınız kiloyu korumanıza yardımcı olacaktır.

               Keton cisimcikleri oluşumu kötü olarak bilinse de buradaki keton miktarı şeker hastalarında görülen diyabetik ketoasidoz durumu ile karıştırılmamalıdır. Ketoasidoz durumunda insülin yokluğuna veya azlığına bağlı olarak kan şekeri yüksekliği yaşanır ve kan ph değeri düşer. Ketoziste ise oluşan keton cisimcikleri düşük kan şekerine bağlıdır. Bu nedenle kan ph düşüklüğü yaşanmaz ve yaşamsal risk oluşturmaz. Ketojenik diyetin uygulanmaya başlamasından sonra dördüncü günden sonra vücutta yağların metabolizması sonucu ortaya çıkan keton cisimcikleri artar. Vücutta farklı bir enerji kaynağı yokken sadece keton cisimcikleri bulunduğunda ise ketonlar enerji elde etmek için kullanır. Keton cisimciklerinin kullanılması ile de vücut ketozise girmiş olur. Bu süreçte ağız kokusu ve idrar kokusu kendini göstermeye başlar ve sık idrar çıkışınız olur.  Ketozise girdiğinizi kan veya idrar tahlili yaptırarak anlayabilirsiniz. İsterseniz keton çubukları temin edip idrara batırdıktan sonra renk değişimine göre evde kontrolünüzü yapabilirsiniz.

Düşük kalorili ketojenik diyet zararlı mı?

-Ketojenik diyet ile dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan biri sıvı alımıdır. İdrar çıkışının artması ile birlikte vücuttan su ve mineral atımı da artış göstermektedir. Günlük 2.5 litre sıvı alımına dikkat edilmelidir.

 -Ketojenik diyette azalan karbonhidrat alımı ile birlikte ise yeterli posa alımı sağlanamayabilir. Bu da kabızlık gibi bağırsak sorunlarına neden olabilir.

-Bağırsak mikrobiyatasındaki bakteri çeşitliliğinin değişmesi ve azalması gibi durumlar ortaya çıkabilir.

 -Dışarıda yemek seçme şansınız oldukça düşük olduğu için evde yemek yemek zorunda olmanız sosyal hayatınızı zedeleyebilir.

-Besin kısıtlamalarının fazla olması menü çeşitliliğinizin azalmasına neden olabilir.

-Vitamin kaynağı olan meyvelerin diyetinizde yer almaması gibi nedenlerden dolayı yeterli vitamin-mineral alımı gerçekleşmeyebilir.

Düşük kalorili ketojenik diyet süresince neler tüketebilirim?

-Protein açısından zengin kaynaklar kırmızı et, tavuk, hindi, balık gibi besinler

-Yumurta

-Tereyağı gibi hayvansal ve zeytinyağı, avokado yağı, Hindistan cevizi yağı gibi bitkisel yağlar

-Düşük karbonhidratlı yeşil sebzeler (Ispanak, salatalık, kabak, yeşil biber, brokoli, pazı, radika, marul, roka, ıceberg, cibez, turp otu, kuşkonmaz…)

-Mantar

                Düşük kalorili ketojenik diyet süresince nelerden uzak durmalıyım?

-Süt ürünleri (peynir, yoğurt, süt, kefir, …)

-Tahıllar (un, ekmek, makarna, pirinç, bulgur, yulaf, …)

-Kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya, …)

-Kuruyemişler (badem, fındık, ceviz, fıstık, …)

-Kök sebzeler (patates, havuç, kereviz, …)

-Meyveler

-Limon

-Domates

                Kimler ketojenik diyet uygulamamalı?

Gelişme çağındaki sağlıklı çocuklar, emziren anneler ve hamileler, böbrek hastaları ve yüksek kolesterol hastaları için ketojenik diyet risklidir.

Diyetler parmak izi gibi değişir. Her bireye iyi gelen diyet yağ-kas-su oranı, vücut kütlesi, boy, kilo, cinsiyet, yaş gibi verilere göre farklılık gösterir. Ketojenik diyet  ne kadar göz bebeği olsa da sürdürülebilirlik açısından çok da kolay bir diyet modeli değildir. Mutlaka bir diyetisyen kontrolünde yapılması oluşabilecek zararlı etkilerin minimuma indirilmesi açısından oldukça önemlidir.

Haftaya diyet serimizin ikinci diyetiyle görüşmek üzere..

 

Yeni Asır Linki: https://www.yeniasir.com.tr/galeri/yasam/yildizi-parlayan-ketojenik-diyet-nasil-yapilir-kimler-icin-uygundur/10